top of page
  • Writer's pictureAyşe Gedikli

Artık büyük resme odaklanalım: İş dünyası dijitalleşiyor./2019

İnsanlık tarihinin 50bin yılı geçtiği gerçeğini aklımızdan çıkarmadan değerlendirdiğimizde, internetin 1985’teki icadı henüz dün gibi demek çok yanlış olmaz sanırım. Daha sonrasında 1993’te “www.” ön ekiyle kamuya açık erişilebilir olarak kullanılmaya başlaması ise içinde bulunduğumuz çağın miladı kabul edilebilir. Özetle, bu tarihin çok yakın geçmiş olduğunu ve henüz 25 yaşında olan bir devrin koşullarından bahsetmek üzere olduğumuzun altını çizerek başlamak istedim.

1994’te Amazon.com’un kurulması ve 1995 yılında online kitapçı olarak internet üzerinde sipariş almaya başlamasıyla birlikte "e-ticaret" kavramı da doğmuş oldu. Elektronik ticaret konusunun bugün tartıştığımız boyutlara gelebileceğini, kendi küçük evrenini yaratacağını o günlerde öngörebilmiş birisi olmuş mudur, diye düşünüyorum. Olmadıysa bile, dünyada "ticaret" oyununun kurallarının 90'ların sonunda kökten değişmeye başladığı bir gerçek diyebiliriz.

Geldiğimiz noktayı ve gitmekte olduğumuz istikameti değerlendirmeden önce demografik ve sosyal veriler ile tüketici davranış ve duygularının bu evrime nasıl yön verdiğinden başka bir deyişle tüketim trendlerinden biraz söz edelim.

  • On yıl önce dünya nüfusu yılda %1,24 hızla büyürken, bu oran %1,18’e düştü. Böylece tahminlere göre 2030’da 8,5 milyar, 2050’de 9,7 milyar ve 2100’de dünya nüfusunun 11,2 milyar kişiye ulaşacak. (Kaynak: UN DESA, 2015 United Nations Department of Economic and Social Affairs)

  • İnsan ömrü 1990’lı yıllarda 64,8 iken bugün 70’e çıkmıştır. Bu uzamanın devam etmesi beklenmektedir."



  • United Nations 2018 verilerine göre dünya nüfusunun %55’i şehirlerde yaşarken, 2050’de bu oranın %68 olması bekleniyor. Megaşehirlerde büyüme yavaşlayacak veya gerileyecek. Gelişmekte olan şehir ve bölgelerde şehirli nüfusun artışı çok daha yüksek olacak. 2015-2030 arasında dünya tüketiminin %91’i şehir ekonomilerinden gelecek. Bu durumda şehir hayatındaki değişimi iyi anlamak önem kazanıyor.

Demografik dönüşüm böyleyken, tüketici nasıl dönüşüyor:

  • HIZLI; İnsanlar eskisinden daha hızlı ve bundan keyif alıyorlar. Şehirli tüketicilerin ne kadar hızla tükettiğini dünyanın 35 farklı şehrinde 70’er tüketici üzerinde yapılmış ve her sene tekrar edilen güzel bir araştırma ortaya koyuyor. Elinde telefon olmayan, yanında bir kişiyle yürümeyen veya o sırada alışveriş yapmayan herhangi 70 kişinin yaklaşık 20 metreyi (60 feet) yürüme hızı ölçülmüş. 1990’ların başı ile kıyasladığında dünya ortalamasının %10 arttığı görülmüş. Yürüme eylemi bile geçtiğimiz her yıla göre daha hızlı.

  • YENİLİKÇİ; Özellikle genç yetişkinler yeniliklerin en yakın takipçisi ve uygulayıcısı. 18-29 yaş grubu tüketicilerin %25’i zamanlarının kaydadeğer bir kısmını gündemde yeni ne olduğunu keşfederek geçirdiğini belirtiyor.

  • TÜKETİCİLERİN TEKNOLOJİYE ADAPTASYON HIZI; İşte size "büyük resim"Aşağıdaki grafikte sektörel bazlı yeni teknolojilerin hanehalklarına pentere etme hızları ifade ediliyor. Kolayca dikkatimizi çeken tespitlerden birisi 1900’lü yılların başlarında telefonun hanehalklarının %50’sine yayılması 45 yıla yakın almışken, cep telefonu sahipliğinin aynı penetrasyon seviyesine gelmesi 10 yıldan az zaman almıştır. HBR’nin bu çalışmasından çıkarılması gereken en önemli mesaj; firmalar için faaliyet gösterdikleri alanlarda rekabet avantajı yakalamak için daha hızlı olmaları gerektiği.


Aynı konuya bir başka bakış açısı açmak istiyorum:

Aslında ilerleyen günlerde "görece başarı ve başarısızlıkların sebeplerini tüketim hızı ile ilişkilendirerek" daha derin değerlendirmeyi hedefleyen bir yazı daha yazmak istiyorum ama burada kısaca bir girizgah yapmam gerekiyor.

Dijital konjonktür ile ilgili harika ipuçları veren bir örnektir "Pokemon Go" gerçeği. Elbette Pokemon Go'yu başarısızlık etiketi ile konu etmeyeceğim ve evet Pokemon Go'yu başarısızlıkla itham edeceğim.

Pokemon Go oyununu lansmanından itibaren sadece 80 gün içinde 550 milyon kişi telefonuna indirmiş. Aşağıdaki tabloda bir aydan daha az bir sürede yaptığı peak ve sonrasındaki düşüş üzerinde düşünmeliyiz.



Newzoo'nun ilglili yazısında detaylandırıldığı gibi Pokemon Go vakasını çok yönlü analiz edebilmek gerek. Artırılmış gerçekliğin potansiyeline verilebilecek en iyi örnek mi? Yatırımcılar ve pazarlama dünyası için açılmış yeni bir pencere mi? Tüketimin yarattığı ve tüketim için yaratılmış bir "hype" mı, bir şişirme kandırmaca mı? Yoksa retro duyguları okşayan psikolojik ve sosyolojik bir vaka mı? Hepsi bir çok açıdan anlamlı elbette. Bu konuda sadece ufak bir farkındalık yaratıp, daha fazlası "Pek Yakında!" diyerek esas konuya dönüyorum:

  • YAŞLI İLE GENÇ ARASINDAKİ FARK KÜÇÜLÜYOR; Ortalama ömür bir yandan uzarken, sağlıklı yaşam koşullarının yaygınlaşması ile genç jenerasyon ile yaşlılar arasında yaşa bağlı farklılıklar azalıyor.

  • MEDENİ DURUMA HAS ÖZELLİKLER DEĞİŞİYOR; Genç yetişkinler evliliği ve çocuk sahibi olmayı erteliyor. Diğer yandan artan boşanma oranları ve artan ikinci evlilik oranı da medeni durumun değişiminde dikkati çekiyor.

  • MOBİL CİHAZLAR YAŞAMI DOMİNE EDİYOR; Artık internet erişiminde dominant olan mobil cihazlar. Euromonitor’a göre ev halkında en az bir adet akıllı telefon sahipliği dünya ortalaması %55’ten 2030’da %82’ye yükselecek. Hepimizin bildiği gibi artık mobilden ziyaretin yükseliş hızını mobilden alışverişdeki artış takip ediyor.

  • KİŞİSELLEŞTİRİLEN DENEYİM YOKSA BEN YOKUM; diyen tüketiciler giderek artıyor. Sosyalleşmekten gazete okumaya, alışverişten bankacılığa kadar ve hatta devletle olan etkileşimlerinin bile dilediği yerden, dilediği zaman, dilediği şekilde olmasını istiyor. Bazen online mağazasından satn almak, bazen offline’dan iade etmek, bazen amazon’dan diğer alışverişlerini yaparken seni orada da görmek istiyor. Bazen sadece markaya kendini yakın hissettiğinde veya onu eğlendirdiğinde yeniden aynı markadan alışverişi düşünüyor. Kısacası, bu konu iki koordinatlı bir düzlem üzerinden açıklanabilecek bir konu olmaması sebebiyle oyun kurarken satıcıların en zorlandığı yerlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Sonuç olarak, önümüzdeki yıllarda kişiselleştirilebilen her türlü omni-kanal deneyim bir adım öne çıkmayı başaracak.

  • KÜÇÜK GRUPİÇİ İLETİŞİM APLİKASYONLARI EKOSİSTEMİN YENİ OYUNCUSU; Ülkemizde veya yaşadığımız kıtada gelecek trendleri konuşuyorsak, mutlaka Çin’de şu an neler olduğunu incelemeliyiz. Çin artık sadece ucuz iş gücü ile jenerik ve ucuz ürün üretiminin merkezi değil, yaptığı yatırımlarla dijital dünyanın trend belirleyicisi olmaya başlamıştır. Çin’de yaygın kullanılan WeChat uygulaması artık bir eticaret platformu oldu. Bu uygulamayı kullananların %31’i aktif olarak uygulama üzerinden alışveriş yapıyor. Uygulama içine embed edilmiş mini programlar ile satıcıları alıcılarla buluşması sağlanıyor, yemek siparişinden moda alışverişine kadar kaydadeğer bir miktarda ticaret bu uygulama üzerinden geçiyor. 2017’de lansmanı yapılan bu yeni iş modeli uygulamayı kullanan günlük ortalama 170 milyon kullanıcı için şimdiden 600bin mini program ile entegre olmuş durumda. Tüketicilerin bu iş modelinde hangi ihtiyaçlarını ve neden karşıladığını düşünelim. Bunun cevabı iki kelime ile tüketicinin “kesintisiz” ve “sosyal” alışveriş yapmak istemesi. Uygulamada mobil cüzdan, çeşitlilik, sosyal paylaşım, ilham veren içerik ve hatta küçük grupların birleşerek daha avantajlı alışveriş yapabilme imkanı gibi özellikler bulunuyor. Özetle, tüketici sadece satın almış olmuyor, tatmin oluyor.

Grupiçi iletişim aplikasyonları üzerinde de dijital ticaretin yapılması ile Çin'de Alipay'in nasıl pazar payı kaybettiğine bir göz atın. Size de içinizden bir ses "Bize doğru yaklaşan bir cisim var." dedi mi?



Tahminimden uzun bir yazı oldu. Yapay zeka ile ilişkilendireceğim çok konu vardı mesela. Ses komutlu ürünler, artırılmış gerçeklik, yapay gerçeklik teknolojilerinin mobil odaklı büyüme stratejileri gibi. Bir de B2B ticaretin B2C karşısında savaşı gibi konular.

Bu konuların detayına girmek yerine son söz olarak endüstri 4.0 altında toparlayalım. E-ticaretin geleceğini konuşurken, Dünya Ekonomi Forumu’nda Professor Klaus Schwab tarafından şematize edilen haliyle Industry 4.0 framework’ü inceleyelim. Çünkü şu an ve gelecekteki ekosistemin parçaları bu teknolojiler etrafında oluşacak, gelişecek ve sonra bazıları yok olurken, bazıları evrimine devam edecek.



SON SÖZ: Eğer yeni dünyaya hazırlanmak için prensiplerinizi ve yol haritanızı belirlemediyseniz hemen harekete geçin. "Gecekondu" yapamayacağımız bir dönüşümden söz ediyoruz. 15 yıl önce bugünü planlayanlar, bugün istikrarla büyümelerini sürdürüyorlar ve önümüzdeki yılları planladılar bile.

"Ne ekersen, onu biçersin." diye güzel bir atasözü olan biz Türkler, ne yazıkki gerek DNA'mız gerekse ülkemizdeki ekonomik ve politik volatilite sebebiyle dönüşümde en önemli adım olan PLANLAMA'yı yapmaktan kimi zaman geri duruyoruz. Üzerimizdeki her ne ise atalet, endişe, geleceğe güvensizlik; bunu atıp, yerine vizyonerlik, yenilikçilik ve üretkenlik hırkalarını üzerimize giyip yola koyulmalı.


1 view0 comments
bottom of page